Milyonlarca insanın yaşadığı dünyada her çeşit insan var. Hepimizin kaşı, gözü, sesi, huyu, suyu farklı. Aynı olaya sizin verdiğiniz tepki ile başkasının vereceği tepki bir olmaz. Siz üzüldüğünüzde ağlıyorsanız, başkası üzüldüğünde susabilir. Siz mutluyken yalnız kalıp huzuru tercih ediyorken başkası mutluluğu paylaşmak için geziyor olabilir. Nasıl olaylara verilen tepkiler farklıysa depresyonda olma hali de insandan insana farklı tepkilerle açıklanır.
Bazı insanlar depresyonda olduğu zamanlar ağzına lokma atmaz. Yemeden içmeden kesilir, hatta öyle an gelir ki yediği yemeği geri çıkartır. Depresyon kalpten mideye geçer, mide bulanır. Bazı insanlarda da bu durum tam tersidir. Depresyona girdiğinde yedikçe yiyesi gelir. Eline alır çikolata kavanozunu, kaşık kaşık yer. O da yetmez cipsler, şekerler, bisküviler. Nedense bir de kalorisi en yüksek yemekleri yer insan depresyondayken. Sanki ağızları boş kaldığında dertlerini düşüneceklerini ve ağlayacaklarını düşünürler.
Çay içen kadın
İnsan depresyona girdiğinde eğer hiçbir şey yapmıyorsa kendisini depresyona iten sebebi düşünmekten kendilerini alamazlar. Düşündükçe kafada daha çok büyür konular, hatta yeni kuruntular da eklenir dert katlanır. Düşünmemek için bir şeyler yapmak gerek, bunda hem fikiriz. Ama bu şey abartılı yemek yemek olmamalı. Sıcak bir şeyler için örneğin. Müzik dinleyin mesela, duygusal müzik rahatsız ediyorsa keyfinizi yerine biraz olsun getirecek müzikler. Ya da film izleyin. Film illa da romantik olacak diye bir durum yok, komik olsun.